LAPAROSKOPİK CERRAHİDE GELİŞMELER
Laparoskopik cerrahi modern çağın sağlık sektöründe hasta ve hekimlerimize sunduğu en büyük teknolojik gelişmelerden birisidir. Laparoskopik cerrahide karın boşluğuna girmek için karın duvarının kesilmesine gerek kalmaz. Laparoskopik ameliyatlar hastanın karın duvarına batırılarak yerleştirilen, trokar adı verilen ince borular içerisinden sokulan kamera ve özel aletler yardımı ile gerçekleştirilir. Laparoskopik cerrahide cerrah, karın boşluğu içerisinde çok daha rahat hareket edebileceği için çok daha hassas, çok daha güvenli çalışabilir. Klasik açık yöntemlerle karşılaştırıldığında laparoskopik cerrahide hastanın ameliyat sonrası hastanede kalış ve iyileşme süresi çok daha kısa, gelişebilecek koplikasyon ve risk oranları çok daha düşüktür.
Sindirim sistemimizin yemek borusu ile anüs arasında kalan tüm hastalıkları laparoskopik cerrahi ilgi alanı içindedir.
Laparoskopik cerrahide karın boşluğumuzda yer alan tüm organlara yönelik ameliyatlar laparoskopik cerrahi ile çok daha hassas ve güvenli bir şekilde yapılmaktadır. Yemek borusu, mide, ince ve kalın bağırsaklar, karaciğer, pankreas, safra kesesi, dalak ve böbrekler ile ilgili tüm ameliyatlar laparoskopik olarak yapılabilmektedir.
Reflü ve mide fıtığı cerrahisi şimdi çok daha kolay ve problemsiz olarak yapılabiliyor.
Gastroösefageal reflü hastalığının (GÖRH-GERD) kesin tedavisi cerrahi tedavi olmasına karşın, yapılacak ameliyat zor ve komplike bir ameliyat olduğu için yakın zamana değin bir çok iç hastalıkları ve gastroenteroloji hekimi hastalarına cerrahi tedavi önermekten kaçınıyorlardı. Bu hastalar yaşamlarının kalan sürelerinde sürekli ilaç kullanmak ve diyet yapmak zorundaydılar. Ancak laparoskopik cerrahinin uygulamaya girmesi ile birlikte gastroösefageal reflü hastalığının tedavisi de son derece kolaylaştı. Artık gastroösefageal reflü hastaları ve mide fıtığı 90 dakikalık bir laparoskopik bir operasyon ile sağlıklarına kavuşabilme imkanına sahip oldular.
İlaç tedavisi ve diyetle tedavi edilemeyen alkalen reflü (Safra Reflüsü) hastaları çaresiz değidir.
Mide çıkış kapağının kapanamaması sonucu gelişen alkalen reflü (safra reflüsü) hastalığı da, açık yöntemle cerrahi tedavisi zor ve komplike olduğu için bir çok iç hastalıkları ve gastroenteroloji hekimleri tarafından ilaç ve diyet ile tedavi edilmeye çalışılmaktadırlar. Ancak laparoskopik cerrahinin uygulamaya girmesi ile birlikte ilaç tedavisi ve diyetle tedavi edilemeyen alkalen reflü (safra reflüsü) hastalığının cerrahi tedavisi de son derece kolaylaştı. Artık alkalen reflü (safra reflüsü) hastaları da 90 dakikalık bir laparoskopik bir operasyon ile sağlıklarına kavuşabilme imkanına sahip oldular.
Safra kesesi ve safra yolları cerrahisi dahada kolaylaştı.
Bilindiği gibi laparoskopik cerrahinin genel cerrahide ilk uygulandığı organ safra kesesidir. Safra kesesi ameliyatları yaklaşık 20 yıldır tüm dünyada laparoskopik olarak yapılmaktadır. İlk yıllarda sadece safra kesesi ameliyatları için kullanılabilen laparoskopik cerrahide, yıllar içerisinde gözlenen teknolojik gelişmeler günümüzde safra kesesi ve safra yolları cerrahisi ameliyatlarının laparoskopik cerrahi ile çok daha kolay ve güvenli olarak yapılmasını sağlamaktadır.
İnce ve kalın bağırsak cerrahisi laparoskopik olarak yapılabiliyor
İnce ve kalın bağırsaklarımız yediğimiz besinlerin sindirilmesini ve artıklarının vücut dışına atılmasını sağlayan canlı borulardır. Bağırsaklarımızın iç kısmı yüksek yoğunlukta mikrop içerir. Bu nedenle açık yöntemle yapılan ameliyatlar esnasında bu mikropların karnın diğer kısımlarına yayılmaması için çaba gösterilir. Laparoskopik cerrahi ile yapılan tüm bağırsak amelkiyatları tamamen kapalı yöntemle gerçekleştirildiği için, bağırsak içerisindeki mikrobik kapsamın karın içindeki diğer doku ve organlarla temas şansı olmamakta, bu şekilde enfeksiyöz komplikasyonlardan uzak kalınabilmektedir. Laparoskopik cerrahi ile her türlü bağırsak ameliyatı, daha kolaylaşmış, daha kısa, daha güvenilir bir şekil almıştır.
Sindirim sisteminin tüm onkolojik ameliyatları laparoskopik olarak daha kolay, daha güvenilir olarak yapılıyor.
Onkolojik ameliyatlar, bir diğer deyişle kanser ameliyatları açık yöntemle yapıldığında cerrahları gerçekten zorlayan ameliyatların başında gelir. Hatta üniversite ve eğitim araştırma hastaneleri dışında görev yapan bir çok cerrah zorluk derecesi bir yana, risk ve komplikasyonların sıklığı nedeni ile onkolojik cerrahiden uzak durmaya çalışırlar. Onkolojik cerrahide en önemli unsurlar, cerrahi esnasında tümörün tam çıkarımını sağlamak, bakiye tümör bırakmamak, özellikle tümörün yayıldığı hassas noktalarda sağlam dokulara zarar vermemek ve çıkarım esnasında tümör hücrelerinin diğer doku ve organlara temas yolu ile yayılmasını önlemektir. Laparoskopik cerrahi onkolojik ameliyatlarda da cerrahlara büyük avantaj ve kolaylıklar getirmiştir. Laparoskopik ameliyatların cerrahi uygulama alanını çok daha büyük görüntüleyebilen cihazlarla yapılması, kullanılan aletlerin çok daha hassas olması, kamera aracılığı ile karın boşluğunun en ince ve dar alanlarına kadar gidilebilmesi, laparoskopik yöntemi onkolojik ameliyatların olmazsa olmazı haline getirmiştir.
Obes (aşırı şişman) ve Tip 2 diyabet hastaları da laparoskopik cerrahideki gelişmelerden faydalanıyorlar.
Şişmanlık özellikle gelişmiş ülkelerde günümüzün en büyük sağlık sorunlarından birisidir. Dünyanın her yerinde bir çok insan diyet ve egzersiz programları ile üstesinden gelemeyecekleri kilolara sahip olmaktadır. Morbid obes kişilerin yani vücut kitle indeksi 40'ın üzerinde olan kişilerin, diyet ve egzersiz programları ile zayıflayabilme şansları yoktur. Bunun aksine iddialar sadece hayal ürünü ve gerçek dışı söylemlerdir. Morbid obes kişilerin zayıflayabilmek için tek şansları cerrahidir. Son 5 yılda gelişmiş ülkelerde giderek artan sayıda obesite ameliyatı yapılmaktadır. Son 1 yılda ABD de yapılan obesite ameliyatı sayısı 300 bini aşmıştır. Yine bir çok gelilmiş ülkede obesite ameliyatları, bazı küçük değişikliklerle Tip 2 diyabet (erişkin tip) hastalığının tedavisi için de yapılmaktadır. Laparoskopik cerrahi obesite ameliyatlarının çeşitliliğini, risk ve komplikasyonlarını azaltarak, obesite ameliyatlarının çok daha kolay uygulanabilmesini sağlamıştır. Mide plikasyonu, tüp mide, ince bağırsak ve safra diversiyon ameliyatları, gastrik baypas ameliyatı gibi birçok obesite ve tip 2 diyabet tedavi ameliyatı laparoskopik yöntemle yapılmaktadır.
Kasık ve karın duvarı fıtıkları da artık laparoskopik ameliyatlarla tedavi ediliyor.
Yakınn zamana değin kasık fıtıkları ve her türlü karın duvarı fıtıkları açık cerrahi ile yapılmakta iken, bu gün her türlü kasık ve karın duvarı fıtıkları laparoskopik yöntemle yapılabilmektedir. Açık yöntemle yapılan fıtık ameliyatları sonrasında yaklaşık 1.5 ay fiziki hareket ve egzersiz kısıtlaması gerekirken, laparoskopik yöntemle yapılan fıtık ameliyatlarında, hastalar günlük yaşamlarına ve her türlü fiziki aktivitelerine beklemeksizin bir kaç gün içerisinde dönebilmektedirler.Laparoskopik cerrahi ve Avcılar Medicana Hastanesi
Avcılar Medicana Hastanesi genel cerrahi kliniğinde modern cihaz, ekipman ile eğitimli personel eşliğinde her türlü laparoskopik cerrahi ameliyatı yapılmaktadır. Deneyimli cerrahi ekibimiz ile özellikle laparoskopik cerrahi ameliyatlarında kullanılan ligasure, harmonik kesici, plazma koagülatör gibi modern cihaz ve ekipmanların da kullanımı, hastanemizde en kolayından en zoruna tüm karın içi organ ameliyatlarının en modern teknoloji, en az risk ve komplikasyon ile yapılmasını sağlamaktadır.
Op.Dr.Ali Çalıkuşu
Medicana Avcılar Hastanesi1